bir küçücük kız çocuğu bak duruyor orada hala,
anlatamam gördüklerimi o neşeli çocuğa...

25 Mayıs 2010 Salı

ukte kalanlar

Hüzün tuğralı ödüller aldım söyleyemediğim düşlerimin onuruna... Anlar gibi yapan gözler "şefkatle" baktılar kelimelerime, yine de
ANLATAMADIM..!


Bir acuzeyi sevmekle başlayan hikayelerim oldu yalnız bana dair... İğretiyi ayyuka taşıdığım zamanlara kabullenişler sundum zaman zaman. Hikayelerime iyi kalpli kötü kurtlar ve kötü niyetli iyi kırmızı başlıklı kızlar katıştırdım. Çaklı taşlarında yürüttüğüm niyetlere müdahale ettim ama
DOKUNAMADIM..!


Dokunamadığım sandığım her atılanı heybeme aldım onurlu bir çöpçü edasıyla. Bazı "işe yarar"ların atıldığı, bazı "atılan"ların işe yaradığı demler yaşadım ve bu demlerde çöpçü olmayı arzu eden ins üstü olgular. Çöpçüler taklit ettim, heybeler edindim. İşe yaramaz diye heybeler attım heybeme... Bir gün almak istedim işe yarar diye ama asla
BULAMADIM..!


Korkularım oldu korkuları zorlayarak edindiğim. Camların ardına, ardındaki karanlığın sonsuza uzanan asilane siyahına daldığım... Siyahlara başka siyahlar yakıştırıp bastırdığım... Renk kullanmadan renklendirdiğim siyahlar oldu ve korkular... Sonra tekrar baktım, tekrar, tekrar camlara yansımasına... Ama siyahı siyahtan başkasına
BOYAYAMADIM..!


Sular tanıdım sığ, sular tanıdım derin. Derinlere attıklarımı geri alamadım, sığ suya asla derini anlatamadım. Ama izleri çıktı dalga dalga ikisinde de... Sığ suların itirafını
ANLAYAMADIM..!


Sığın sağnak sağnak derine dökülmesinin haddini bildiğini gösterdiğini kavradım. Sözlü itiraf bekledim, alamadım. Sığ olandan derin itiraflar beklediğim zamanlardaki sığlığımı
KAVRAYAMADIM..!


Saçlar gördüm kara, tıpkı bahtlar gibi; saçlar gördüm ak... Karlar yağdı kara bahtlara, kara bahtlar ağardı; ben
AĞARAMADIM..!


Susuz çöllerden geçtim gizemi susuzluğunda olmayan. Tozlar savruldu su diye su aşkına... Su gelince değmedi taneleri hiçbirinin. Küllere dönen kumlar tattım acımsı... Su arzulayan acı küller yuttum da, suyu hiç
ARZULAMADIM..!


Sahile beş kala med-cezirler izlediğim oldu. Med'lerde kalan denizler gördüm ve cezir'deki gözler, onu izleyen... Nedenini ay sayan zihinlere, denizin derdini hiç
ANLATAMADIM..!


Mutlak galibiyetlerim oldu ve mutlak yenilgilerim. Hayır bildiğimi şer; şer bildiğimi hayır gördüm. Haddimi "aşıp" bilememeyi
KAVRAYAMADIM..!


Cesetler attım, ruhlar gömdüm; deliler işittim, deliller sattım; küller savurdum, ölüler yaktım... Suç demedim suç işledim; af diledim, haya ettim; gözler yumdum görür oldum; hikmet diledim, görmezden geldim... Gel gör ki, nedameti bir türlü
TANIYAMADIM..!


Göller kuruttum, denizler yuttum; ıssızlıklarda adalar buldum; yanıma üç şey aldım, lüzumlu sandım... Sandıklarımı başka sandıklara saydım. Onları da ıssız adalara saldım. Hiçbir adada ıssızlığımı
SAKLAYAMADIM..!


Cümleler kurduğum oldu, virgüllerle böldüğüm. Sözün acziyetinin taştığı boş direnişlerim oldu. Bütün işaretlerini kulandım hayatın, kocaman soru işaretleri dahil. Üç noktalar koydum hiç duraksamadan. Tek bir noktanın kudretini hiç
FİKREDEMEDİM..!

kara kaplı defterden...

    Kazanımların... Ellerinde tutarken, sessizce süzülürken parmaklarının arasından, boş bakışlarla uğurlarsın onları... İçin acımaz... Alıştığın bir sızıdır bu. Değiştirmezken yüz hatlarını, için kompleks bir arzunun boyunduruğunda kaybolur... ne zaman ki için acır, düşünmeye başlarsın...
    Düşünmek kimi zaman ilk adım, kimi zaman son adım olur. Kimi zamansa aralardan bir yerlerden bir aşama... Beyin hücrelerinin hepsini tek tek hissedersin. Gözlerini bağlarken derin bir uyku ve buna karşın ruhun uyanıkken, hissedersin düşünmenin "düş" kısmını. Artık herşey düşünceden "düş"e akmıştır. Ama uykuda hissedilenden değil. Hatta hissedilen değil; yaşanan. Hatta bu iki kavram arasındaki o ince, tülümsü zarif çizgi üzerinde... ve artık çizgiler başlar konuşmaya... ve artık çizgiler konuşur...

3 Mayıs 2010 Pazartesi

birkaç satır

kimselere anlatamadığım odamın kapılarını kendime de kilitlediğimin yeni yeni farkındayım şimdi... kaderde yoksa gülmek, kim güldürebilir ki? Yazılmışsa sınav, sınav işte, var mı ötesi? yoruldum, bir de sen yorma beni!!!