bir küçücük kız çocuğu bak duruyor orada hala,
anlatamam gördüklerimi o neşeli çocuğa...

25 Mayıs 2010 Salı

kara kaplı defterden...

    Kazanımların... Ellerinde tutarken, sessizce süzülürken parmaklarının arasından, boş bakışlarla uğurlarsın onları... İçin acımaz... Alıştığın bir sızıdır bu. Değiştirmezken yüz hatlarını, için kompleks bir arzunun boyunduruğunda kaybolur... ne zaman ki için acır, düşünmeye başlarsın...
    Düşünmek kimi zaman ilk adım, kimi zaman son adım olur. Kimi zamansa aralardan bir yerlerden bir aşama... Beyin hücrelerinin hepsini tek tek hissedersin. Gözlerini bağlarken derin bir uyku ve buna karşın ruhun uyanıkken, hissedersin düşünmenin "düş" kısmını. Artık herşey düşünceden "düş"e akmıştır. Ama uykuda hissedilenden değil. Hatta hissedilen değil; yaşanan. Hatta bu iki kavram arasındaki o ince, tülümsü zarif çizgi üzerinde... ve artık çizgiler başlar konuşmaya... ve artık çizgiler konuşur...

4 yorum:

  1. "Gözlerini bağlarken derin bir uyku ve buna karşın ruhun uyanıkken, hissedersin düşünmenin "düş" kısmını. Artık herşey düşünceden "düş"e akmıştır. Ama uykuda hissedilenden değil. Hatta hissedilen değil; yaşanan."

    Bu kısmı çok beğendim. Ve haklısın, ne zaman ki içim acıyor düşünmeye başlıyorum.

    Paylaşımın için teşekkürler:) Susmasın bu sayfa;)

    YanıtlaSil
  2. teşekkür ederim, yorumlar ve eleştiriler oldukça, elbette... :)

    YanıtlaSil
  3. çizgiler tıpkı bir mantarın üzerindekiler gibi olmalı.zarif çizgiler.

    YanıtlaSil
  4. o çizgiler zarif olsa da olmasa da, insanı ne hale getirir... bunu da en iyi uykusuz düşler bilir...

    YanıtlaSil